Hızıriyet Makamı ve Alan İhlalleri

Hızıriyet Makamı ve Alan İhlalleri

Soru: Rivayetlerde, Hazreti Hızır’ın ayağını bastığı yerlerin yeşerdiğinden bahsediliyor. Bu mecazî bir ifade midir? Günümüzde de Hızıriyet makamını temsil edenler var mıdır? İ’lâ-yı kelimetullah adına hizmet edilen yerlerde bu türlü insanların himmetleri beklenebilir mi? Bu konuda aldanmamak için hangi hususlar göz önünde bulundurulmalıdır?



-Hazreti Hızır’ın geçip gittiği yolda yürüyen bir veli, zaman zaman Hızır’ın kendisiymiş gibi zannedilebilir. Bazen bir hak dostu, seyr-i ruhânîsinde onunla aynı yörüngeyi paylaşır ve seyrini o zatın izinde, onun ekseninde sürdürebilir. Dolayısıyla o zata bakılınca, kimi zaman “asıl” ile iltibas söz konusu olabilir. Yani, bazen gölge ile asıl karıştırılır. -Bir kısım hüsn-ü zan kurbanları ve haddini bilmez benciller müstesna- bazı kimselerin mesihiyet ve mehdiyet iddiaları da işte böyle bir iltibastan kaynaklanmıştır/kaynaklanmaktadır. (01.55)


-Haklarında hüsn-ü zan beslenen insanlar kendileri için takdir edilen payeleri asla sahiplenmemeli; dine hizmet etseler bile, “racül-ü fâcir” sayılan kimselerden olmaktan korkmalı ve hep temkin üzere yaşamalıdırlar. (04.18)


-Hazreti Üstad, kendisine yüksek payeler biçen talebelerinin hatırlarını kırıyor; fevkalâde mertebelerde görme yerine azami sadâkat içinde olma tavsiyesinde bulunuyor. Bazı ilahî ikramları zikrederken de, kuvve-i maneviyeyi takviye etmeyi ve insanların davaya iyice kilitlenmelerini hedefliyor. (06.47)


-Büyükleriniz hakkında hüsn-ü zannınızı ifade ederken kat’iyen ölçüyü kaçırmamalısınız. Dostlarınızı hislerinizin güdümünde atfettiğiniz yüce mertebelerden dolayı değil, davaya gönül vermeleri cihetinden sevmelisiniz. (07.27)


-Arkadaşlarınız ya da başınızdaki üstadlarınız hakkında mübalağalara girerseniz, haset hislerini körüklemiş ve düşman cepheler oluşturmuş olursunuz. (09.00)


-Genel hissiyatımız şu istikamettedir: Eğer bazı kimseler, bana normal bir insanın üstünde bir kısım makamlar isnad ediyor ve muhabbetlerini o makamlara bağlıyorlarsa, öbür dünyada iki elim yakalarında kalsın; Allah onları ıslah etsin veya cezalarını versin. Hakkım haram olsun onlara!.. (10.18)


Soru: Adanmış ruhlar için tehlike arz eden alan ihlalleri nelerdir? Hizmet erlerinin, en büyük sermayeleri sayılan “güven kredisi”ni koruma mevzuunda mutlaka dikkat etmeleri gereken hususlar hangileridir? (13.39)



-Hayatını vehme bina etmiş ve paranoyalar kıskacında yaşamaya alışmış insanların endişe duydukları alanlara asla girmeyeceğimiz hususunda sürekli sesli düşünmemiz; onların bir kısım vehimlerinin ve paranoyalarının önünü almak için, mesleğimizin acz, fakr, şevk ve şükür üzere müesses olduğunu her fırsatta vurgulamamız lazımdır. (15.00)


-İrşad erleri, öyle davranmalıdırlar ki, ehl-i dünyaya “Acaba bunların da maddî bir mülahazaları mı var?” dedirtmemeli ve onları dünyevî imkanlarının paylaşılacağı vehmine asla itmemelidirler. (17.25)


-Esnaf ve işadamları kendi işlerini tabii ki yapmalıdırlar; fakat, hizmetin önünde koşan adanmış ruhlar, vefat ettikleri zaman geride ancak kefenlerine yetecek kadar bir şey bırakacak şekilde yaşamalıdırlar. (18.00)


-Hazreti Üstad, hayatının hemen her faslında başkalarına hesap veriyor gibi davranmıştır; öyle ki, yediği yumurtanın, giydiği paltonun ve ayağındaki çarığın kaynağını dahi göstermek suretiyle dünyada gözü olmadığını kesin bir biçimde ortaya koymuştur. (19.40)


-Eski yıllarda, “Allahım, kardeşlerim her zaman kiralık evde otursunlar; âlemin zengin diyeceği şekilde onlara imkan verme!..” diye ısrarla dua ettim. (20.25)


-Sizin alanınız, adanmışların alanıdır; bu alanın ünvanı diyalog alanıdır; vazifeniz evrensel değerleri cihana duyurmaktır. Bu alanın dışına çıkarsanız, bazı kimseleri paranoyalara salmış ve üzerinize saldırtmış olursunuz. (21.40)


-Siz ne kadar samimi hizmet ederseniz ediniz, unutmamalısınız ki, bazı yönleriniz itibariyle, nabızlarınız sürekli başkalarının ellerindedir. Muhataplarınız, her zaman nabzınızı kontrol etmekte ve “Dün nasıl atıyordu, bugün nasıl?” sorusuna cevap aramaktadırlar. On sene evvel iki odalı kiralık bir evde oturuyorken, on sene sonra bir villaya kurulmuşsanız, “Vay mel’un vay!.. Demek ki, bir yerden sızdırıyor bunlar!..” diyeceklerdir. Temelinde fedakârlık ve hasbîlik olan bu hizmet hakkında o türlü şüpheler uyarmaya hiç kimsenin hakkı yoktur. (22.17)